21 Temmuz 2010 Çarşamba

Akhisar Zeytinliova Gölet Pikniği İzlenimlerim...


Haftanın en keyifli günlerinden biri... Pazar gününün dayanılmaz hafifliği içimi sarmış bir şekilde kalkıyorum yataktan... Bugün Akhisar Zeytinliova Göleti ' nde piniğimiz var... Oldukça kalabalık bir grup halinde gitmeyi düşünüyoruz... Bizler köyümüzden diğer akrabalar da Akhisar ' dan yola çıkacaklar... Malzemelerimizi alıp gölet yolunda buluşacağız... Aslında kalabalık gitmemizden çok memnunum...Çünkü geziler tek başına yada az kişiyle pek keyifli geçmez... Ne kadar çoluk çocuk aile olursa , o kadar neşe maytap eğlence olur... Bir taraftan bunları düşünüp , diğer taraftan doğanın el değmemiş saf güzelliklerine dalıp dalıp gidiyorum...

Usta bir ressamın elinden çıkmış yalın ve büyüleyici  sulu boya peyzajlarını andıran her köşede , samimiyet ve lezzet avcunuzun içine alıveriyor sizi... Çok da acele etmeden , bu ayrıcalığın tadını çıkara çıkara ilerliyoruz doğanın güzelliklerinin resmi geçitleri arasından... Zeytinliova ' ya geldiğimizde , köyün o dobra dobra , yalansız dolansız hali , bizi tüm misafirperliğiyle karşılıyor... Yolumuzda ilerlerken içinden geçtiğimiz eski taşlardan yapılmış Cami Geçidi diye de anılan  tünel dikkatimi çekiyor... Yapıldığı haliyle korunduğuna ikna olduğunuz bu tünel , geçmişle gelecek arasında köprü kuran bir zaman makinasını andırıyor...

Kısa bir süre sonra gölet girişine varıyoruz...Girişte her arabadan beşer lira almalarına karşın , içeride yer ve mangal için başka bir ücret ödemiyorsun... Diğer grupla buluşup , önden gelenlerin tuttukları yerlere tatlı bir yorgunluk içinde kuruluyoruz... Önce şöyle bir oturup soluklanmak lazım... Çayımızı yapıp yorgunluğumuzu atacağız... Kısa , hoş beş bir sohbetten sonra , çevreyi gezmeye başlıyorum...

Yine cennet köşesi tanımlamasını hakeden bir yerde olmak beni mutlu ediyor... Kendimi tutamıyor ve önümde  akıp giden güzellikler bizde değil de yabancılarda olsaydı buraları nasıl tanıtırlardı diye sormadan edemiyorum... Ya bütün yerleri kendimize saklamak istiyoruz , yada tanıtım işini elimize yüzümüze bulaştırıp beceremiyoruz... Başka bir açıklaması yok bence... Yılda onbinlerce doğa tutkunu yabancı turisti günübirlik yada yatılı olarak buraya çekmek , hatta kalıcı olarak yerleşmelerini sağlamak içten bile değil... Ama nedense olmuyor...

Piknik yerimize dönüş yolumda bir düğün konvoyuyla karşılaşıyorum... Daha önce kayınbiraderimin düğününde rast geldiğim Mehter Alayı Takımı bu düğünde de konvoyun başını çekiyor... Seyre dalıp fotoğraflayarak ,bu eğlenceli düğünü notlarımın arasına alıyorum...

Biraz ileride karşıma minyatür bir hayvanat bahçesi çıkıyor... Deve kuşlarından siyam kedisine , adlarını o güne kadar duymadığım cins ördeklerden , ilginç görünümlü horoz ve tavuklara kadar , çeşit çeşit hayvanları barındırıyor bu küçük hayvanat bahçesi...

Onlarca metre yüksekliğindeki devasa ağaçlar altında , yemyeşil çimenlere kurulmuş mangal ve piknik yerleri , bir çok yerde göremeyeceğiniz bir düzen içinde yerleştirilmiş... Piknik alanlarının merkezinde de ahşaptan yapılma , tahta masa ve sandalyeleriyle nostaljik tadlar alabileceğiniz bir kır kahvesi bulunuyor... Tavla , okey , kağıt benzeri oyunlar yanında büyük ekran tvsiyle piknikçilere alternatif imkanlarda sunuyorlar...

Beni ençok etkileyen ve buraya adını veren Göleti ise en sona sakladım... Mesire yerini bir ırmağın yakası gibi ikiye ayıran boyuna uzun bu gölet , daralan yerlerinde şirin tahta köprüleriyle karşı kıyılara bağlanıyor... Mangalda yaptığımız envayi çeşit etin ve karpuz sefasının şişkinliğini atmak ve biraz uzaktaki muslukta ellerimi yıkamak için yürüyüşe çıkıyorum... Hem gölete alıcı gözle bakıyor , hem de buranın pozitif ve negatif yönlerini karşılaştırma şansı buluyorum...

Sayısız mutlu edici özelliklerine rağmen , böylesi kalabalık bir piknik yerinde çeşme sayısının son derece az olması ve tuvaletlerinin bakımsız ve pis olması Göletin en negatif yanları... Tanrı ' nın hediyesi doğal güzelliklere rağmen , özenli davranmadıklarını ve benim için sınıfta kaldıklarını söylemeliyim...

Herşeye rağmen mangal ve çay keyiflerimin ardından kayınbiraderime bacanağıma tavlada iki mars bir ters özel dersler veriyor , keyfimi ikiye katlıyorum... Havanın kararmasıyla birlikte toparlanıp , son tatlı muhabbetleri de yapıyor , güzel hatıralarla keyifli bir tatil gününü de geride bırakmış oluyoruz...