7 Ağustos 2010 Cumartesi

TATİLE NOKTÜRN: İŞİM GEZMEK OLSUN , BAŞKA İHSAN İSTEMEM...


Tatilin başıboş saatleri... en dertsiz , en kaygısız hayat parçaları...Hiçbirşeyin umrumda olmadığı ,bitmeyecekmiş gibi gelen tembellik savruluşları...

şöyle bir param olsa sevgili oğlum Rüzgar , biraz büyümüş kendini kurtarmış olsa , her etkinliğe katılır , hiç gitmediğim yerleri , o gün sanki hayatımın son günüymüş gibi , dere tepe düz gider , gezer tozardım... Nasıl konuşur gibi yazmaya çalışıyorsam , yazar gibi konuşup , toprakla , suyla , püfür püfür esen meltemler en başta her tür rüzgarla dertleşir , gamsız kaygısız halimle , bana anlattıklarını bir bir yazardım... Gittiğim şehirlerin dili olur , konuştuğum insanların rüyasını anlatırdım teker teker...

şöyle biraz param olsa , sevgili oğlum Rüzgar söylediklerimi anlasa gezmeye dünden meraklı sevgili eşimle ikisini kapar hayatın karmaşalı koşturmacasından kaçırır , nereye gitmek istiyorlarsa oraya uçururdum...

Hiç anlatılmamış yada anlatılsa da atlanmış köylerin kasabaların hikayelerini en saf , en taze ürünlerle donattıkları kahvaltı sofralarında , eteklerindeki taşları döken köşe bucak gezmiş derviş misali netbookuma bir bir dökmek isterdim... Özgürce dur duraksız uçan kuşun , tabiat anayla fıslıdaşan sazlıkların , misler gibi kokan yar misali türlü türlü çiçeklerin , sözlü çalgılı Aşık Veysel ' i olurdum...

Tatilin başı boş saatleri ... eğer oğlumun keyfi tıkırındaysa en önemli işlerim ,gerine gerine yataktan kalkmak , kendime gelmeden önce şööööyleee bir şekerleme yapmak , sabah sporum yürümek ve koşmak , üstüne cila niyetine çarşaf misali günün ilk ışıklarıyla pırılpırıl parlayan ege ' ye kendimi vurup yorulucaya kadar yüzmek , ardından kahvaltı sofrasında sabah gazetesinin eşlik ettiği fırından yeni çıkmış , dumanı üstünde , gevrek ötesi , misler misi simitleri , yorgunluk unutturan dert ortağı demli çayımla aile saadeti tablosu eşliğinde yavrumla oynaya oynaya götürmek ... Daha sayayım mı ... Oğlum ve eşimle birlikte kesmedi diye oğlum ve eşimle birlikte ikinci parti deniz keyfi , akşamında kardeşimin ustalığı ile şenlenen mangal sefası , aralarda da oğlum Rüzgar ile oyun molaları...

Saymakla bitiremem aylaklığa övgümü , tatilime döktürdüğüm noktürünümü... Romen Diogen ' e selam durup , gölgeler arasından sesleniyorum..İşim gezmek olsun , başka ihsan istemem...

Umut Dolu Bir Geleceğin Altın Kanatlı Meleklerine…


Tarih yazarak 20. Avrupa Atletizm şampiyonası‘ nın fatihi olan atletlerimiz Türkiye ‘ ye dönüşlerinde kahramanlar gibi karşılandı… Ne de çok özlemişiz gurur dolu zaferleri…

Özellikle bayan sporcularımızın göğsümüzü kabartan başarılı sonuçlara imza atmaları , beylik haber başlıkları olmasının ötesinde , sporla alakaları olsa da olmasa da , 7 den 70 e tüm halkımızın dikkatini çekmeyi ve onlardan destek görmeyi başardı… Anadolu ‘ nun cefakar kadının kürsüde başı dik bir şekilde temsil edilmesi herkes tarafından fazlasıyla özlenen bir manzaraymış…

 Müsabakalarda , haberlerde ve spor programlarında doyasıya izledik altın , gümüş kadınlarımızı… Spora bakışımızı değiştirmek , olimpik dallarda başarılı olarak sporcu ruhunu yakalamak için yıllardır sürdürülen çabalara inanılmaz bir katkıdır onların zaferleri…

Geleceği yeniden yaratacak , toplumun hassasiyetlerine el verecek atılımlar sizlerin zaferlerinizden güç alacak… Sizler umut dolu bir geleceğin altın kanatlı meleklerisiniz… Sağolun , varolun… Sevgi ve Saygılarımla… Fırat Öçal