19 Temmuz 2010 Pazartesi

KÖY KAHVEMİZ VE DEMLİ BİR ÇAY TADINDA MASKESİZ YÜZLER...

Kucağımda yavrum Ruzgar ile birlikte , evimizin hemen aşağısındaki köy kahvemize babamızı ziyarete gittik... Her akşam üstü babamız yorgunluğunu atabilmek için soluğu o nostaljik sade ama havalı ve etkileyici köy kahvesinde alır... Eskiden önünden geçerken çok dikkat çekici gelmeyen bu yer , günün belli saatlerinde köy ahalisinin doldurmasıyla o etkileyici ve büyüleyici haline bürünüyor... Anladım ki , ilk zamanlarındaki kayıtsız kalışım , o boş olan tenha ve ruhunu bana hissettiremeyen hali sebebiyleymiş... Herkesin sabah ve öğle vakitlerinde tarlalarında işlenmeye çekilmesiyle ıssızlaşan köy kahvemiz şimdilerde denk geldiğim akşam üzerleri dop dolu ve canlı görünümüyle fazlasıyla tezat duruyor...

Babamın oğlum Rüzgar ile oynayışını seyrederken arada yorgun , bitkin ama bir o kadar da onurlu ve gururlu yüzleriyle köylülerimizi inceliyorum... Hepsinin yüzlerinde yılların armağını kırışıklıklar ve her birinde bambaşka hayat hikayeleri saklı... Şehirdeki koşturmacalarım içinde hiçbir kentlinin yüzünde hayatlarından memnun yaşadıklarıyla gurur duyan bir ifadeye rastlayamıyorum... Oysa köylülerimiz yaşamın zor ve çetrefelli şartları altında Tanrı ' nın verdikleriyle pek mutlu , hayatla pek barışık bir hal sergiliyorlar... Bu ruhsal resim , yüzlerindeki vakur , kendinden emin ifadeyle de örtüşüyor... Maskelerinden arınmış çırılçıplak yüzler , aslında sahip oldukları mutluluklara bütün arınmışlıkları ile sarılan tertemiz kalplerinin de aynası oluyor gibi...

Ne kadar da özlemişim saf , temiz , içi de dışı gibi apaydınlık ,cennetten çıkmışçasına sırf kendisi olmak isteyen onurlu insanları... Başlangıçta alışmakta çok zorlanıyordum... Onlar konuşurken zihnimin dekoderleri bir şehirli olmanın alışkanlığıyla , ne dediklerini analiz edip çözmeye, cümlelerin altındaki saklı gerçeklere odaklanmaya çalışıyordum... Ama zaman geçtikçe şaşkınlık içerisinde söyledikleri herşeyin ama herşeyin en saf haliyle gerçeklerin ta kendileri olduğunu görmeye başaldım.. Ne mutlu sözü özü bir insan olarak yaşamak... Hiç bir küçük hesabın içinde olmamak... Bu huzur dolu kahvede , demli bir çayın tadında , arınmış ruhlarıyla köylülerimizin sıcacık sohbetlerinin tadını çıkarıyorum...Çayın o gevrek buhulu tadı , içimi aydınlatırken mütevazi köy kahvemizden oğlum Rüzgar ile beraber mutluluğun en saf halini bulmuş olarak ayrılıyoruz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder